Logo

İş Hukuku

İş Hukuku

İş Hukuku, genel bir ifade ile bir işverene bağlı olarak ve bir iş sözleşmesine dayanarak çalışan işçilerin tabi oldukları hukuk olarak tanımlanabilir. Bu husus, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 1. maddesinde “ Bu kanunun amacı, işverenler ile bir iş sözleşmesine dayanarak çalıştırılan işçilerin çalışma şartları ve çalışma ortamına ilişkin hak ve sorumluluklarını düzenlemektir.” denilmek suretiyle açıkça ifade edilmiştir.

İş Kanunu’nun 2. maddesi işçiyi, bir iş sözleşmesine dayanarak çalışan gerçek kişi olarak tanımlamaktadır. İşçinin sıfatı ile ilgili olarak maddedeki bu tanımdan çıkarılacak iki temel unsur görülmektedir. Birincisi, işçinin mutlaka gerçek kişi olması zorunluluğudur. Yani tüzel kişiler işçi olarak kabul edilmemektedir. İkinci unsur ise işçinin bir iş sözleşmesine dayanarak çalışmasıdır. Diğer bir ifade ile işçi sıfatının kazanılması için işçi ve işveren arasında, özgür iradeleri ile oluşturulmuş bir iş sözleşmesinin bulunması gerekmektedir. Diğer bir anlatım ile işçi, işverene karşı iş görme borcunu bir iş sözleşmesine dayanarak yerine getirmektedir.

İşçinin korunması ilkesi, iş hukukunun en önemli ilkelerinden bir olduğu için, İş Hukukunda devletin müdahalesi çok yoğun olarak göze çarpmaktadır. 1982 Anayasası’nın 49. maddesi, “Devlet, çalışanların hayat seviyesini yükseltmek, çalışma hayatını geliştirmek için çalışanları ve işsizleri korumak, çalışmayı desteklemek, işsizliği önlemeye elverişli ekonomik bir ortam yaratmak ve çalışma barışını sağlamak için gerekli tedbirleri alır.” demek suretiyle bu müdahaleyi göstermektedir. Bu sebeple iş hukuku kamu hukuku özelliği taşımaktadır. Ancak, belli bir ölçüye kadar sözleşme serbestisi de yer aldığından, iş hukuku özel hukuk özelliği de taşımaktadır. Dolayısıyla, İş hukuku, hem kamu hukukundan hem de özel hukuktan özellikler taşımasından dolayı karma hukuk dalı olarak kabul edilmektedir.

İş hukukunun önemli bir ilkesi, emredici nitelikte olmasıdır. İş Hukuku kuralları bağlayıcı veya emredici niteliktedir. Emredici nitelikte olan kuralların bir kısmı mutlak emredici iken yani bu kuralların her iki taraf için de bağlayıcı olup sözleşmelerle aksi kararlaştırılamamaktadır. Öte yandan İş hukukunda bazı kurallar ise nisbi emredicidir. Yani bu kurallar taraflarca değiştirilebilinir. Ancak ana kural, bu değişikliklerin işçi lehine olacak şekilde yapılabilmesidir; değişiklikler işçinin aleyhine olacak şekilde yapılamayacaktır.

İş Kanunu’nun 4. maddesinde sayılan kişiler ve iş yerleri hariç diğer iş yerleri ve iş sözleşmesi ile çalışan kişiler İş Hukuku’nun kapsamındadır. Dolayısıyla 4857 sayılı İş Kanunu’nun 4. maddesinde sayılın iş yerleri ve kişiler bu kanun kapsamında değillerdir. Kanun kapsamında yer almayan bu istisnalar kısaca şunlardır: Deniz ve hava taşıma işleri, kendine özgü nitelikleri olduğu için İş Kanunu kapsamı dışında tutulmuştur (İş K. m.4/a). Buna göre deniz, göl ve nehirlerde insan, hayvan ve eşya taşıma işleri kural olarak İş Kanunu’nun kapsamı dışında tutulmuştur. Deniz taşıma işlerinde 854 sayılı Deniz İş Kanunu uygulanacaktır. Ancak, kıyılarda, liman ve iskelelerde gemilerden karaya ve karadan gemilere yapılan yükleme ve boşaltma işleri İş Kanunu’nun uygulama alanı içerisine alınmıştır (İş K. m. 4/2). Aynı şekilde, havacılığın bütün yer tesislerinde yürütülen işler ise İş Kanunu’nun kapsamı içindedir (İş K. m. 4). Dolayısıyla uçaklara yükleme ve boşaltma işleri yapan kişiler veya bilet satışında olan kişiler İş Kanunu kapsamındadır. İş Kanunu kapsamı dışında tutulanlar ise pilot, hostes gibi uçuş personelidir. Bu kişiler Türk Borçlar Kanunu kapsamında kabul edilmektedir. Bir başka istisna, elliden az (elli dahil) işçinin çalıştığı tarım ve orman işleridir. (İş K. m. 4/b). Bununla birlikte bir tarım işletmesinin değişik iş yerlerinde çalışanlarının toplam miktarı 51 ve daha fazla olması durumunda, bu işletmenin her bir iş yeri İş Kanunu kapsamında değerlendirilecektir. Dışarıdan biri katılmayarak, bir ailenin üyeleri ve hısımları arasında evlerde yapılmak koşuluyla yapılan işlere bu kanun hükümleri uygulanmaz (İş K. m.4/d). Yine ev hizmetlerinden yemek, temizlik, çamaşır, hizmetçilik, bahçıvanlık gibi günlük ev iş ve hizmetlerinden sayılan işler İş Kanunu kapsamı dışındadır (İş K. m. 4/e). Ev hizmetleri olarak kabul edilen işler hakkında Türk Borçlar Kanunu’na ilişkin hükümler uygulanacaktır. Ancak ev hizmetlerinden sayılmayan; fakat evde yapılan işler, İş Kanunu kapsamında değerlendirilecektir. Keza çıraklar, İş Kanunu’nun kapsamı dışında kalmaktadır (İş K. m. 4/f). Mesleki Eğitim Kanunu kapsamına giren çıraklara Mesleki Eğitim Kanunu; bu kanunun kapsamı dışında kalan çıraklara ise Türk Borçlar Kanunu hükümleri kıyasen uygulanacaktır. Ayrıca, sporcu olarak kabul edilen kişiler, İş Kanunu’nun kapsamı dışında kalmaktadır. Sporcular hakkında kural olarak Türk Borçlar Kanunu’ndaki hizmet sözleşmesine ilişkin hükümler uygulanacaktır. Bununla birlikte spor kulüplerinde sporcu olarak değil de diğer işlerde çalışanlar, İş Kanunu’nun kapsamında sayılmaktadır (İş K. m. 4/g). Rehabilite edilenler yani bir hastalık veya kaza sonucu iş göremez veya malul hale gelmiş olup, kendi mesleklerinde veya yeni bir meslekte çalışabilmeleri amacıyla tıbbi bakım ve mesleki eğitime tabi tutulan kimselerin çalışmaları da “rehabilitasyon çalışmaları” olarak kabul edildiğinden bu kişiler, İş Kanunu kapsamında da değillerdir. Zira rehabilite edilen bu kişilerin yapmış oldukları çalışmalar, bir iş sözleşmesine dayanmamaktadır. Başka bir istisna da, esnaf ve küçük sanatkarlara ait iş yerlerinde çalıştırılan kişi sayısının üçü geçmemesi durumunda, bu iş yerinin İş Kanunu’nun kapsamı dışında kaldığıdır. (İş K. m. 4/ı). Her ne kadar, İş Kanunu’nun 4. maddesinde zikredilen istisnalar arasında gazeteciler düzenlenmemiş ise de, 5953 sayılı sayılı Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanunu, gazetecilerle işverenleri arasındaki ilişkiyi özel olarak düzenlediğinden gazeteciler hakkında bu kanun hükümleri uygulanacaktır. 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu, işçi ve işveren sendikaları ile konfederasyonların kuruluşu, yönetimi, işleyişi, denetlenmesi, çalışma ve örgütlenmesine ilişkin usul ve esaslar ile işçilerin ve işverenlerin karşılıklı olarak ekonomik ve sosyal durumları ile çalışma şartlarını belirlemek üzere toplu iş sözleşmesi yapmalarına, uyuşmazlıkları barışçı yollarla çözümlemelerine, grev ve lokavta başvurmalarına ilişkin usul ve esasları düzenlemektir. Dolayısıyla bu konularda da İş Kanunu uygulanmayacaktır.

Focus Legal Consultancy London olarak, müvekkillerimize İş Hukuku kapsamında verdiğimiz başlıca hizmetlerimiz;

  • İşveren-işçi kapsamında iş sözleşmelerinin müzakere edilmesi, hazırlanması ve tadili,
  • İşveren-işçi arasındaki akdi ve kanuni yükümlülüklerinden kaynaklanan anlaşmazlıkların  dava ve arabuluculuk da dahil olmak üzere uyuşmazlık çözümü,
  • Haklı fesih, işe iade, hizmet tespiti gibi dava ve  süreçlerin takibi,
  • İşçi-İşveren ilişkisi kapsamında, tarafların kanuni yükümlülüklerini yerine getirmelerine yönelik ihtarnamelerin ve gerektiğinde fesih ihtarnamelerinin hazırlanması ve buna ilişkin sürecin takibinin yapılması,
  • Kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla mesai ve sair haklara ilişkin olarak açılacak davaların hazırlanması ve dava sürecinin takibi,
  • İşletmenin işleyişinde yasal çerçeve içinde şirket yönetici ve çalışanlarına iş hukuku eğitim ve danışmanlık hizmeti verilmesi,
  • İşçi-İşveren ilişkisi bağlamında, gizlilik ve rekabet yasağı sözleşmesi ve şartlarının hazırlanması,
  • İş sağlığı ve güvenliği hukukuna ilişkin konularda hukuki hizmet,
  • Sosyal güvenlik hukukuna ilişkin konularda hukuki hizmet.